16 Mayıs 2011 Pazartesi
SİNCAP
SİNCAPLAR HAKKINDA BİLGİ,SİNCAP TÜRLERİ,SİNCAPLAR NE YER,NERDE YAŞARLAR,ÖZELLİKLERİ
SİNCAPLAR HAKKINDA BİLGİ
Vücudunun üst kısmı açık sarıdan kırmızımsı kahverengine ve siyaha kadar değişir. Alt tarafı tamamen beyazdır. Kışın, kıl uçlarında siyah pigment miktarı artar. Bu nedenle kırmızı renkte olanlar, kışın daha koyu görünür. Kuyruktaki tüyler uzundur ve kuyruklarını kıvırıp sırtlarına değdirebilirler. Gözleri iri ve patlaktır. Kulakların ucunda (kışın daha fazla) tüy demeti bulunur. Arka ayakları daha uzun ve daha güçlüdür. Boyları 18-25 cm, kuyrukları 14-20 cm arasındadır ve 280-480 gram ağırlığındadırlar.
YAŞAM ALANLARI
Ormanlık ve ağaçlık bölgeler, parklar ve korularda yaşarlar. Alarm vermek için çok-çuk-çuk ve kru-kru-ru diye sesler çıkarırlar. Kış uykusuna yatmazlar ancak soğuk havalarda birkaç gün süren uyuşukluk dönemleri olur. Çiftleşme dönemi dışında yalnız yaşarlar. Çok iyi tırmanır ve sıçrarlar, hemen hemen tamamen ağaçların üstünde zaman geçirir. Ağaç gövdesinde baş aşağı ve baş yukarı hızla inip çıkabilirler. Gündüzleri işlektirler, sabah ve ikindi vakti daha hareketlidir.
Dağılımı
Akdeniz adaları ve İzlanda hariç tüm Avrupa’dan, Japonya’ya kadar dağılmıştır. Türkiye’de Trakya ve Kuzeydoğu Anadolu’da (Kars civarı) İzmit'te Balaban köyü civarında yaşar.
Üreme
Çürümekte olan dallardan 30-40 cm. çapında, ağaçların tepe kısmında ya da köke yakın büyük dalların ayrıldığı çatallarda ya da ağaçkakanların açtıkları deliklerdeki oyuklarda, küre şeklinde yuva yaparlar. Yuva ağzının altta olması nedeniyle kuş yuvalarından rahatlıkla ayırdedilebilir. Yuvanın içini yosun ve otla döşerler. Bir yerleşim bölgesinde aynı hayvan birden çok yuva yapar ve kullanır. Yılda 1-2 kere, 2-7 yavru doğururlar. (Ancak bir yılda 40 yavru doğuranları da görülmüştür.) Anne yuvadan ayrılırken yuvanın ağzını ve yavrularını otlarla örter. Ortalama ömrü, 7 yıl kadardır.
Beslenme
İğne yapraklı ağaçların tohumlarını dişleri ile kozalakları ısırarak serbest bırakırlar. Meşe palamutları, ceviz, badem, fındık, tomurcuklar, mantarlar, taze ağaç kabukları, böcekler, salyangozlar ve kuş yavruları ile beslenirler. Tohumları ve kabuklu yemişleri tek tek toprağa gömerek saklarlar veya kovuklarda depolarlar. porsuk ağacının tohumları insanlar için zehirli olmasına karşın sincaplarca çok sevilir.
Sincaplar sakladıkları tohumların bir kısmın bulamazlar. Toprak altında unutulan bu tohumlar, ağaçların üremesine yardımcı olur.
Sincaplar, postları için avlanırlar ve (yasak olmasına karşın) avlanma nedeniyle Türkiye’de sayıları hızla azalmaktadır. Kırmızı listede soyları tehlikede olmayan hayvanların yer aldığı nt statüsündedir. Ancak Türkiye’deki durumları daha hassastır. Gündüz yırtıcıları tarafından da avlanmaları sayılarındaki azalmayı desteklemektedir. Kızıl sincaplar, yayılmacı türlerle rekabet edemeyebilir. Örneğin İngiltere’de yerli tür olmasına karşın sonradan Britanya adasına getirilen gri sincap tarafından yaşama alanının işgali nedeniyle rekabet edememiş ve sayıları giderek azalmıştır.
DENİZ MEMELİLERİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
DENİZ MEMELİLERİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
Balinalar ve yunuslar, “deniz memelileri” olarak bilinen canlı grubunu oluştururlar. Bu canlılar memeli sınıfına dahildir, çünkü aynen karadaki memeliler gibi doğurur, emzirir, akciğerle nefes alır ve vücutlarını ısıtırlar. Ancak bu canlılar suda yaşayan memeliler oldukları için vücut yapıları diğer memelilerden oldukça farklıdır. Deniz memelileri tamamen suda yaşamak için tasarlanmış özel vücut sistemlerine sahiptirler, bu sayede hiç yorulmadan kilometrelerce yüzebilir, suda ve karada bulunan her şeyi aynı netlikte görebilirler.
Balinalar ve yunuslar gibi denizde yaşayan memelilerin, yaşamak için tatlı suya ihtiyaçları vardır. Ancak bu ihtiyaçlarını, diğer balıklar gibi tuzlu sudan karşılayamazlar. Bu memeliler su ihtiyaçlarının büyük kısmını, okyanustaki tuz oranının üçte biri kadar tuz içeren canlıları yiyerek sağlamaktadırlar.
Bu kadar kıt su kaynaklarına sahip deniz memelileri için, vücutlarındaki suyun azami derecede korunması ve tasarruf edilmesi son derece önemlidir. Ünlü bilim dergisi Scientific American, bu önemli konuyu “deniz memelileri tuzlu suyu nasıl içiyor” başlığı altında inceledi. Deniz biyoloğu Robert Kenney dergide yapmış olduğu açıklamada deniz memelilerinin ihtiyaçları olan suyu yiyeceklerinden elde ettiklerini açıkladı. Robbert Kenney deniz memelilerinin tuzlu yiyeceklerden uzak durarak, vücutlarındaki tuz oranını azalttıklarına ve kanlarındaki suyu dengelediklerine dikkat çekti.
Bu kadar kıt su kaynaklarına sahip deniz memelileri için, vücutlarındaki suyun azami derecede korunması ve tasarruf edilmesi son derece önemlidir. Ünlü bilim dergisi Scientific American, bu önemli konuyu “deniz memelileri tuzlu suyu nasıl içiyor” başlığı altında inceledi. Deniz biyoloğu Robert Kenney dergide yapmış olduğu açıklamada deniz memelilerinin ihtiyaçları olan suyu yiyeceklerinden elde ettiklerini açıkladı. Robbert Kenney deniz memelilerinin tuzlu yiyeceklerden uzak durarak, vücutlarındaki tuz oranını azalttıklarına ve kanlarındaki suyu dengelediklerine dikkat çekti.
Yapılan araştırmalara göre deniz memelileri, kendilerine özgü çözümler sayesinde vücutlarındaki tatlı suyu korumayı başarmaktalar. Örneğin bu canlılar su kaybetmemek için terlemezler, çünkü derilerinde ter bezleri bulunmaz. Bu arada böbrekleri de, kandaki üreyi yüksek tutarak suyun idrarla atılımını azaltır. Böylece su kaybı da en aza indirilmiş olur.
KOMPLEKS MEKANİZMALAR
Bu hayati fonksiyonların deniz memelilerinin varlığı için şart olduğu çok açık. Ancak bütün bu hassas çözümleri deniz memelilerinin kendi özgür iradeleriyle düşünüp bulmuş olması mümkün değildir. Çünkü bu canlılar ne yiyeceklerini seçecek, ne de vücutlarındaki su korumasını yapacak bir akla sahip değildirler. Kaldı ki böyle bir akla sahip olmuş olsalardı da kendi vücutlarında söz konusu kompleks mekanizmaları teşhis etmeleri mümkün olmazdı.
Tüm bu akıl ürünü çözümler doğadaki pek çok canlıda karşımıza çıkan, bilimin gösterdiği birer yaratılış gerçeğidirler. Şüphesiz, deniz memelilerini yaratan ve onlara vücutlarındaki su dengesini nasıl korumaları gerektiğini ilham eden alemlerin Rabbi Allah’tır.
DENİZ MEMELİLERİNİN İLGİNÇ UYUMA ŞEKLİ
Amerika’daki South Caroline Aquarium yöneticisi Bruce Hecker ve çalışma arkadaşları yaptıkları araştırmalar sonucunda bu sorunun da cevabını bulmuş ve iki temel uyuma yöntemi ortaya koymuşlardır:
Deniz memelileri suyun içinde yatay veya dikey şekilde, sessizce dinlenirler veya bir başka hayvanın yanında yavaşça yüzerken uyurlar. Tek başlarına yaşayan yunuslar da daha çok geceleri, uykunun daha derin bir formuna girerler. Buna ‘kütükleme’ denir, çünkü bu haldeyken yunus suyun yüzeyinde yüzen bir kütüğe benzer.
Deniz memelileri aynı anda hem uyuyup hem de yüzdükleri zaman, “kestirmeye” benzer bir hale geçerler. Genç balina ve yunuslar anneleri onları kendi yüzüş çizgisi içerisine çekerken dinlenirler, yerler ve uyurlar buna da ‘diziliş uykusu’ denmektedir. Bu zamanlarda anne de hareket anında rahatlıkla uyuyabilecektir. Yetişkin erkek yunuslar ise genelde çiftler halinde gezerler ve uyuduklarında yan yana yüzerler. Dişiler ve gençler daha geniş sürüler halinde gezerler. Aynı genel alanda dinlenebilirler veya birbirine eşlik edebilecek hayvanlar yüzme esnasında uyumak için eşleşebilirler.
Bu canlılar uyurken beyinlerinin sadece yarısını ve ters taraftaki gözlerini devre dışı bırakırlar. Beynin diğer yarısı düşük bir teyakkuz seviyesinde uyanık kalır. Bu uyanık kısım avcılara, engellere ve diğer hayvanlara karşı bekçilik etmede kullanılır. Aynı zamanda taze hava için yüzeye ne zaman çıkılacağının da sinyalini verir. Yaklaşık iki saatten sonra, hayvan bu süreci tersine çevirecek, beynin aktif kısmını dinlendirecek ve kalan kısmını uyandıracaktır. Bu modele genellikle ‘kedi uykusu’ adı verilir. Yunuslar genellikle geceleri, sadece bir defa ve birkaç saatlik bir süre içinde uyurlar; genellikle gecenin ilerleyen saatlerinde aktiftirler ve muhtemelen bu uyanık dönemi o sırada derinlerdeki balıkları ve ahtapotları avlamak için denk getirmektedirler.
Kuşkusuz deniz memelilerine bu sistemleri veren, bu canlıları yaşamlarını sürdürebilmesi için en uygun özelliklerle yaratan Yüce Allah’tır. Rabbimiz, yaratışındaki kusursuzluğu ve mucizeleri bir Kuran ayetinde şöyle bildirir:
“Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.”
Deniz memelileri suyun içinde yatay veya dikey şekilde, sessizce dinlenirler veya bir başka hayvanın yanında yavaşça yüzerken uyurlar. Tek başlarına yaşayan yunuslar da daha çok geceleri, uykunun daha derin bir formuna girerler. Buna ‘kütükleme’ denir, çünkü bu haldeyken yunus suyun yüzeyinde yüzen bir kütüğe benzer.
Deniz memelileri aynı anda hem uyuyup hem de yüzdükleri zaman, “kestirmeye” benzer bir hale geçerler. Genç balina ve yunuslar anneleri onları kendi yüzüş çizgisi içerisine çekerken dinlenirler, yerler ve uyurlar buna da ‘diziliş uykusu’ denmektedir. Bu zamanlarda anne de hareket anında rahatlıkla uyuyabilecektir. Yetişkin erkek yunuslar ise genelde çiftler halinde gezerler ve uyuduklarında yan yana yüzerler. Dişiler ve gençler daha geniş sürüler halinde gezerler. Aynı genel alanda dinlenebilirler veya birbirine eşlik edebilecek hayvanlar yüzme esnasında uyumak için eşleşebilirler.
Bu canlılar uyurken beyinlerinin sadece yarısını ve ters taraftaki gözlerini devre dışı bırakırlar. Beynin diğer yarısı düşük bir teyakkuz seviyesinde uyanık kalır. Bu uyanık kısım avcılara, engellere ve diğer hayvanlara karşı bekçilik etmede kullanılır. Aynı zamanda taze hava için yüzeye ne zaman çıkılacağının da sinyalini verir. Yaklaşık iki saatten sonra, hayvan bu süreci tersine çevirecek, beynin aktif kısmını dinlendirecek ve kalan kısmını uyandıracaktır. Bu modele genellikle ‘kedi uykusu’ adı verilir. Yunuslar genellikle geceleri, sadece bir defa ve birkaç saatlik bir süre içinde uyurlar; genellikle gecenin ilerleyen saatlerinde aktiftirler ve muhtemelen bu uyanık dönemi o sırada derinlerdeki balıkları ve ahtapotları avlamak için denk getirmektedirler.
Kuşkusuz deniz memelilerine bu sistemleri veren, bu canlıları yaşamlarını sürdürebilmesi için en uygun özelliklerle yaratan Yüce Allah’tır. Rabbimiz, yaratışındaki kusursuzluğu ve mucizeleri bir Kuran ayetinde şöyle bildirir:
“Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.”
Yunusların ve balinaların gözleri farklı ortamda görmelerine imkan verecek şekildedir. Suyun altında ve üzerinde aynı mükemmellikte görebilirler. Örneğin bir yunus, suyun 6 metre kadar üstüne zıplayabilir ve kendisi için havada tutulmakta olan bir yiyeceği çok büyük bir hassaslıkla alabilir. Oysa başta insan olmak üzere çoğu canlı, ışığın kırılmasındaki farklılıklar nedeniyle, kendi doğal ortamının dışında iyi göremez. Deniz memelilerinin gözü ile kara canlılarının gözü arasındaki farklar şaşırtıcı derecede detaylıdır. Karada gözü bekleyen tehlikeler fiziksel darbeler ve tozdur. Bu nedenle kara hayvanlarının göz kapakları vardır. Su ortamında ise en büyük tehlikeler tuz oranı, derinlere dalarken meydana gelen basınç ve deniz akıntılarının oluşturduğu hasarlardır. Akıntılarla doğrudan temas olmaması için gözler kafanın yan tarafındadır. Ayrıca derin dalışlarda gözü basınca karşı koruyan sert bir tabaka vardır. Dokuz metre derinlikten sonra denizin dibi karanlık olduğu için, su memelilerinin gözü, karanlık ortamlara uyum sağlamayı olanaklı kılan birçok özellikle donatılmıştır. Örneğin lens mükemmel bir daire biçimindedir. Işığa hassas olan çubuk hücreleri, renklere ve detaylara duyarlı olan koni hücrelerinden daha fazladır. Dahası, gözlerde özel bir fosforlu tabaka vardır. Bu sebeple deniz memelilerinin karanlık ortamlardaki görüşleri kuvvetlidir.
15 Mayıs 2011 Pazar
GÖÇ EDEN KUŞLARIN KULLANDIKLARI YÖNTEMLER
Pek çok kuş türü her yıl iyi besin kaynaklarına, yumurtlayacak ve yavrularını büyütebilecek uygun bölgelere ulaşabilmek için binlerce kilometre yolculuk eder. Uzun mesafe uçuşlarını, birçok su kuşu başarıyla gerçekleştirir. Uçarken aynı zamanda öterek ve farklı sesler çıkararak birbirleriyle konuşurlar. Bu, ne kadar kalabalık olursa olsun, gecenin karanlığında bile, sürünün bütün üyelerini birlikte tutabilmeyi sağlamaktadır. Sürünün her üyesi diğerlerinin bulunduğu yerleri bilirler. Su kuşlarının, nerede olduklarını anlamak için gökyüzündeki güneşi kullandıkları tahmin edilmektedir. Gidecekleri yere yaklaştıklarında kullandıkları işaretler değişir ve son kilometrelerde kendileri için tespit ettikleri bazı işaretleri kullanabilirler. Bu sizin evinizin yolunu bulmak için caddeleri ve binaları kullanmanıza benzer. Bu işlem için su kuşları nehirleri, dağları ve diğer doğal işaretleri kullanırlar. Bazı su kuşları göç süresince gece-gündüz hiç durmadan uçabilirler.
DENİZ KUŞLARI PETRELLER
Deniz kuşları çok küçük canlılar olmalarına rağmen Allah'ın onlara verdiği özellikler sayesinde uzun bir yolculuğu büyük bir kolaylık içinde yaparlar. Uzun kanatlı bir çeşit deniz kuşu olan fırtına petrelleri her sene Antarktika Okyanusu'nun çorak uzak adalarında yavruladıktan sonra ekvatorun kuzeyine doğru uçarak, Gulf Stream akıntısının başladığı bölgeye ulaşırlar. Nisan ayının ortalarına gelindiğinde Kuzey Atlantik'teki en uzak kıyıya ulaşırlar. Bu sırada sular da ısınmıştır. Böylece petreller bir yandan Antarktika'nın çetin kışından kaçarken bir yandan da hem Kuzey hem Güney yarım kürelerde yılın en sıcak zamanlarından faydalanmış olurlar. Bu, fırtına petrellerinin, senede iki kez 16.000 km kadar uçmaları demektedir. Bunun yanı sıra yolculuklarının büyük bir kısmında karayı görmezler. Fırtına petrelleri okyanus yüzeyini hem dinlenme alanı hem de besin kaynağı olarak kullandıkları için yavrulama zamanı haricinde karaya hemen hemen hiç inmezler. Okyanuslarda bulunan bu tür küçük kuşlar, küçük fakat kuvvetli olan ayaklarını kanat ve kürek gibi kullanarak rüzgara ve suya karşı koyarlar.
GAZELLERİN KUSURSUZ SOĞUTMA SİSTEMLERİ
Soğutma sistemlerini ilk keşfedenler insanlar değildir. Sıcakkanlı her canlı, ısı kontrolü için birçok mekanizmaya sahiptir. Afrika'nın hızlı koşan gazeli, sık sık düşmanlarından kaçmak için koşmak zorunda kalır. Bu sürat koşusu gazelin vücut ısısını yükseltir. Fakat gazelin hayatta kalabilmesi için beyninin vücudundan daha serin tutulması gerekir. Gazel beynini serin tutmak için, başının sağ tarafında, kendine has bir soğutma sistemine sahiptir. Gazellerin ve benzer hayvanların, soluk alma kanallarının ardında uzanan, büyük kan birikintilerinin içerisinden yayılan yüzlerce küçük atardamar vardır. Soluklanmış hava buruna ait bu gölcüğü soğutur, bu yüzden küçük atardamarların içerisinden geçen kan soğumuş olur. Sonra küçük atardamarlar kanı beyne taşıyan tek bir kan damarı içerisinde biraraya gelirler. Şayet beynin soğutulması için bu sistem olmasaydı gazel de hayatını devam ettiremezdi.
MARTI GAGALARINDAKİ FARKLILIKLAR
Martı türü kuşlarda gaganın biçimi beslenme özelliklerine bağlı olarak türden türe değişiklik gösterir. Örneğin martıların ve özellikle yırtıcı martıların kanca uçlu gagaları, yakalayıp koparmaya elverişlidir. Bazı türlerin, örneğin Atlas Okyanusu kıyılarında yaşayan denizpapağanı ile aksumru denen kuşların gagası birkaç balık taşırken, dalıp yeniden balık avlayabilecekleri bir yapıya sahiptir. Bu takımın üyelerinin ilginç bir özelliği de tuzlu su içebilmeleridir. Kanlarındaki iyon dengesini böbrekleri ve gözlerinin üstündeki oyuklarda bulunan özel tuz bezleri sağlar. Bu bezler tuzlu salgıyı burun deliklerine açılan bir kanala boşaltırlar. Görüldüğü gibi Allah aynı türdeki kuşlar arasında yarattığı çeşitli özelliklerle bizlere eşi benzeri olmayan yaratma sanatını tanıtmaktadır.
VAŞAK
Bazı hayvanlar yapı olarak birbirlerine benzeseler de özellikleri incelendiğinde hepsinin birbirinden farklı oldukları görülür. Örneğin her ikisi de birer vaşak türü olan lynxler ve bobcatler şekil ve büyüklük bakımından birbirlerine benzeyen hayvanlardır. Ancak her birinin kendi türüne özgü, yaşadıkları ortama uygun çeşitli özellikleri vardır. Lynxler, Kuzey Amerika'nın serin kuzey ormanlarında yaşarken, bobcatler de Kanada'nın güneyinden Güney Meksika'ya kadar geniş bir alana yayılmışlardır. Kuzey Amerika'da yaşam şartları oldukça zorludur. Örneğin kışınsıcaklık -45oC'a kadar düşebilir. Bu sebeple vaşaklarınısı kaybını azaltan daha kısa kuyrukları ve ayaklarında bulunan ve yastık görevi gören yapıların üzerini kaplayan yoğun tüyleri vardır. Ayrıca vaşakların uzun bacakları derin kar içerisinde rahat hareket etmelerine olanak sağlar, Bobcat'lerinse daha kısa olan bacakları, dik kayalık dağ eteklerinde ve dağlık alanlardaki sık çalılıklarda kolaylıkla tırmanmalarına daha uygundur. Bu, Allah'ın eşsiz yaratmasındaki çeşitlilikten sadece bir örnektir.
Büyük Kedilerin Sosyal Yaşamları
Neden her leoparın ve jaguarın postundaki desen birbirinden farklıdır?
Büyük kedilerin postları yazın nasıl bir avantaj sağlar?
Özel bıyıkları karanlıkta hareket etmelerini nasıl kolaylaştırır?
Kedilerin kuyruklarının işlevi nedir?
"Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır." (Casiye Suresi, 4) ayetiyle bildirildiği üzere Yüce Allah, yeryüzünde var olan tüm canlıları duyu organlarından korunmalarına, beslenme şekillerinden kamuflajlarına kadar birçok üstün özellikle yaratmıştır. Doğadaki en vahşi canlılar olarak tanımlanan kedigiller de bu canlılardandır.
Canlıların Dünyasından: Yunuslar
Yunuslar her nefes alışlarında ciğerlerinin %80-90'ını havayla doldururlar. Oysa çoğu insan için bu oran ancak %15'i bulur.
Yunuslar için nefes almak insanlarda veya diğer kara memelilerinde olduğu gibi bir refleks değildir, iradeli bir harekettir.Yani biz nasıl yürümeye karar veriyorsak, yunuslar da nefes almaya karar verir. Bu, hayvanın suda uyurken boğularak ölmemesi için alınmış bir tedbirdir.
Yunus, uykusu sırasında beyninin sağ ve sol yarım kürelerini yaklaşık on beş dakika arayla nöbetleşe kullanır. Bir yarım küre uyurken, diğer yarım küre yüzeye çıkmasını sağlayarak hayvanın nefes almasını kontrol eder.
Yunusların ağızlarındaki gagaya benzer çıkıntı, sudaki hareketlerini kolaylaştıran bir başka yaratılış delilidir. Hayvan bu yapı sayesinde suyu daha iyi yarmakta ve daha az enerji harcayarak daha hızlı yüzebilmektedir. Modern gemilerin burunlarında da yunus ağzına benzer bir çıkıntı vardır. Yunuslar örnek alınarak geliştirilen bu hidrodinamik tasarım, gemilerin hızını da aynen yunuslarınki gibi artırmaktadır.
Zürafalar Neden Beyin Kanaması Geçirmez?
Allah yeryüzündeki canlıların her birinde, insanların üzerinde düşünmelerini sağlayan birbirinden farklı sistem ve özellikler yaratmıştır. Bunların her biri, Allah’ın yaratışındaki sonsuz mükemmelliği yansıtır. Zürafaların sahip oldukları özellikler de bunun delillerindendir.
Zürafanın Uzun Boyuna Uygun Olarak Yaratılmış Kalbi
Zürafa dört beş metreye varan boyuyla karada yaşayan hayvanların en uzun boylusudur.
Elektronik Radar Sistemiyle Yön Bulan Istakozlar
Elektronik Radar Sistemiyle Yön Bulan IstakozlarKuzey Carolina Üniversitesi araştırmacıları tarafından gerçekleştirilen bir araştırma, gözleri kapatılmasına ve yön bulmalarına yardımcı olacak her türlü imkan ortadan kaldırılmasına rağmen ıstakozların yine de yönlerini ve yerlerini tespit edebildiklerini ortaya çıkardı. Üstelik bilim adamları ıstakozların bunu elektronik radar sistemine benzer bir yöntem kullanarak yapmalarının sırrını hala çözememektedir.
Karayipler civarında yaşayan Panulirus argus türüne ait dikenli ıstakozlar üzerinde yapılan bir araştırma, bu canlıların sadece yön tayini değil, yer tayini de yapabildiklerini ortaya koydu. Buna göre dikenli ıstakozlar, hiç bilmedikleri bir yere bırakılmış olsalar da yönlerini hatta 'yerlerini' dahi bulabiliyorlar.
Afrika Aslanı Hakkında Bilgi
Özellikleri
Afrika aslanı, savanların en büyük yırtıcısı, dünyanın en büyük ikinci kedisi(en büyük kaplan) gibi unvanları elinde bulunduran 4 büyük kediden bir tanesidir.Erkek aslanın boyu 90 cm’i kuyruk olmak üzere 2,70 metreyi, ağırlığı ise 260 kiloyu bulabilir. Dişiler ise bunun neredeyse yarısı kadardır. Postu kahverengimsi sarıdır.
Dünyanın En Ölümcül Hayvanları
Zehirli Ok Kurbağası
Kolombiyadayaşar. Dünyanın en zehirli canlısıdır. Bir kere dokunmak bile ölümesebep olabilir. 2 cm boyundadır. Zehiri 150 insanı aynı andaöldürebilir. Zehiri 30.000 fareyi öldürebilecek güçtedir. Vücudusürekli zehir kaplıdır.
Zehirli Balık Türleri
Zehirli Balık Türleri
Bir Çoğumuz deniz ile iç içe olduğundan aynı zamanda bu ortamda yaşayan tehlikeli ve zehirli deniz canlılarıyla da mücadele etmek zorunda kalmışızdır Ya da kalacağız. Tehlikeli olan bu deniz canlıları tehlikeleri bakımından 3 kısımda incelenmektedir.
1-Saldırıcı ve yırtıcı canlılar ( köpek balıkları vb. )
2-Fanerotoksik (açık zehirli) canlılar ( batırarak zehirleyenler )
3-Kriptotoksik (gizli zehirli) canlılar ( yenmesi halinde zehirleyenler )
Büyük Hayvanların Yokolması
Zaman: Buzul Çağı'nın sonu
Mekân: Amerika, Avrasya, Avustralya
avcılar ülkenin zenginliğinin çoğunu silip süpüren kanlı bir dalga gibi Amerikalar boyunca aktılar.
Günümüz insanları olarak bizler, son Buzul Çağı'nın sonundaki, daha yalnızca 13.000 yıl önceki atalarımızın dünyasına kıyasla korkunç derecede yoksullaşmış bir dünyada yaşamaktayız. Afrika, Avrupa, Asya ya da Amerika'da yaşayan o avcı-toplayıcı insanlar çok büyük boyutlu vahşi hayvanları -megafauna- görebiliyorlardı. Bugün bu tür hayvanlar yalnızca Afrika'da kalmıştır: Fil, zürafa, suaygırı ve gergedan.
Mekân: Amerika, Avrasya, Avustralya
avcılar ülkenin zenginliğinin çoğunu silip süpüren kanlı bir dalga gibi Amerikalar boyunca aktılar.
Günümüz insanları olarak bizler, son Buzul Çağı'nın sonundaki, daha yalnızca 13.000 yıl önceki atalarımızın dünyasına kıyasla korkunç derecede yoksullaşmış bir dünyada yaşamaktayız. Afrika, Avrupa, Asya ya da Amerika'da yaşayan o avcı-toplayıcı insanlar çok büyük boyutlu vahşi hayvanları -megafauna- görebiliyorlardı. Bugün bu tür hayvanlar yalnızca Afrika'da kalmıştır: Fil, zürafa, suaygırı ve gergedan.
Amerika Kıtasında Yaşayan Hayvan Türleri
DEV KANGRU FARE (Dipodomys ingens)
Vücut uzunluğu 35 cm. olan bu farenin kuyruk uzunluğu 20 cm’yi bulur. Ağırlığı 180 gr. olan dev kangru faresini, Kuzey Amerika’da California bölgesinin kuru ve açık otlaklarında yaşar. Geceleri tohum ve filiz toplamak için yuvasından çıkar. Kumlu toprakta zıplayarak ilerler ve karnındaki keseye koyduğu yiyecekleri kuru sezonda kullanmak üzere yuvasına götürür.
Vücut uzunluğu 35 cm. olan bu farenin kuyruk uzunluğu 20 cm’yi bulur. Ağırlığı 180 gr. olan dev kangru faresini, Kuzey Amerika’da California bölgesinin kuru ve açık otlaklarında yaşar. Geceleri tohum ve filiz toplamak için yuvasından çıkar. Kumlu toprakta zıplayarak ilerler ve karnındaki keseye koyduğu yiyecekleri kuru sezonda kullanmak üzere yuvasına götürür.
Asya Kıtasında Yaşayan Hayven Türleri
ALTIN MAYMUN (Rhinopithecus roxellanae)
55-85 cm. uzunluğundan başka 60 cm.lik de bir kuyruğu olan bu maymun, Çin’in dağ ormanlarında yaşar. Dişisi, erkeğinden biraz daha küçüktür. Kışın, 70 bireylik bir grupla ormanlarda yiyecek arar. Genellikle besin maddelerinin bol bulunduğu yazın ise, grubun sayısı 300’e kadar çıkar. Bölgede neredeyse 1000 yıldır uzun tüyleri nedeniyle avlanan bu maymunların postu kürklü giysilerin yapımında kullanılmaktadır. Günümüzde de yaşam alanının giderek sınırlanması nedeniyle başka bir tehlikeyle karşılaşmıştır.
55-85 cm. uzunluğundan başka 60 cm.lik de bir kuyruğu olan bu maymun, Çin’in dağ ormanlarında yaşar. Dişisi, erkeğinden biraz daha küçüktür. Kışın, 70 bireylik bir grupla ormanlarda yiyecek arar. Genellikle besin maddelerinin bol bulunduğu yazın ise, grubun sayısı 300’e kadar çıkar. Bölgede neredeyse 1000 yıldır uzun tüyleri nedeniyle avlanan bu maymunların postu kürklü giysilerin yapımında kullanılmaktadır. Günümüzde de yaşam alanının giderek sınırlanması nedeniyle başka bir tehlikeyle karşılaşmıştır.
Avrupa Direyi (Avrupa Faunası)
Zoogoğrafik Bölgeler
Avrupa'nın Biyocoğrafik Bölgeleri (Türkiye'nin Asya kısmı da dahil)
1. Atlas Okyanusu
Kuzey doğu Atlantik Okyanusu iki ana biyocoğrafik bölgeye ayrılabilir - Lusitanian (İngiliz Adaları'nın batısı, Bay of Biscay, Gibraltar'a kadarki İber kıyıları) ve Kuzey Avrupa Denizi (Kuzey Denizi ve Baltık Denizi). Açık biçimde farklı olan alan ise Makaronezya adaları bölgesidir.
Kuzey doğu Atlantik Okyanusu iki ana biyocoğrafik bölgeye ayrılabilir - Lusitanian (İngiliz Adaları'nın batısı, Bay of Biscay, Gibraltar'a kadarki İber kıyıları) ve Kuzey Avrupa Denizi (Kuzey Denizi ve Baltık Denizi). Açık biçimde farklı olan alan ise Makaronezya adaları bölgesidir.
Kuş Dünyası.. Kuşlar ve türleri..
Kartal, atmacagiller (Accipitridae) familyasından Aquila ve Hieraeetus cinsini oluşturan kuş türlerinin ortak adı.
Özellikleri
Kanatları ve kuyrukları geniş ( bkz. Haliaeetus kartalları) bacakları tüylü (bkz. yılan kartalı) iri yırtıcılardır. 2-3 yılda ergenliğe ulaşırlar. Uçuşta sıkça dönerek yükselirler, belirgin parmakları (el teleklerinin uçları) yukarı kıvrılır. Ormanlar ve dağlarda yaşarlar. Kaya girintilerinde ve ağaçlarda yuva yaparlar. Kartallar tek eşlidir. Yaşamları boyunca eş değiştirmedikleri gibi her yıl aynı yuvayı kullanırlar. Yuvaları genellikle kolay ulaşılamayacak yerlerdedir. Yuvayı bıraktıkları bir ya da birkaç yumurtanın kuluçka dönemi altı-sekiz hafta sürer. Yavruları yavaş gelişir ve ancak üç ya da dört yaşına giren kartalların erişkinlere özgü tüyleri çıkar.
Özellikleri
Kanatları ve kuyrukları geniş ( bkz. Haliaeetus kartalları) bacakları tüylü (bkz. yılan kartalı) iri yırtıcılardır. 2-3 yılda ergenliğe ulaşırlar. Uçuşta sıkça dönerek yükselirler, belirgin parmakları (el teleklerinin uçları) yukarı kıvrılır. Ormanlar ve dağlarda yaşarlar. Kaya girintilerinde ve ağaçlarda yuva yaparlar. Kartallar tek eşlidir. Yaşamları boyunca eş değiştirmedikleri gibi her yıl aynı yuvayı kullanırlar. Yuvaları genellikle kolay ulaşılamayacak yerlerdedir. Yuvayı bıraktıkları bir ya da birkaç yumurtanın kuluçka dönemi altı-sekiz hafta sürer. Yavruları yavaş gelişir ve ancak üç ya da dört yaşına giren kartalların erişkinlere özgü tüyleri çıkar.
AVUSTRALYA KITASINDA YAŞAYAN HAYVANLAR
AVUSTRALYA KITASINDA YAŞAYAN HAYVANLAR
“Büyük cennet kuşu” olarak da adlandırılan bu kuşun ana vatanı Yeni Gine yakınlarındaki Aru ve Misool Adaları’dır. Yetişkin bir erkek kuşun boyu bir metreyi geçer. Ancak, bunun yaklaşık 70 cm’i kuyruktur. Genellikle yüksek ağaçlarda yaşarlar ve olgun meyve, yemiş ve böceklerle beslenirler. Çiftleşme döneminde erkek bir ağacın üstüne konar ve kuyruğunu açarak dişiye kur yapar. Erkek yuvanın yapımına karışmaz. Dişi her keresinde 2 yumurta yapar ve bunların üzerine kendisi kuluçkaya yatar. Yavruların beslenmesinden de dişi cennet kuşu sorumludur.
NUMBAT (Myrmecobius fasciatus)
Avustralya’nın güneybatı kesimindeki okaliptüs ağaçlık arazisinde yaşar. Ağırlığı 500-700 gr. arası değişen bu türün uzunluğu 18-28 cm, kuyruk uzunluğu ise 15-17 cm’dir. Diğer keselilerden farklı olarak gündüz beslenir. Ölü ağaç gövdeleri ve düşen ağaç dallarındaki karınca ve böceklerle beslenir. Sırtındaki beyaz çizgilerden dolayı “çizgili karıncayiyen” diye de bilinmektedir. Avustralya’nın en tehlikeli hayvanlarından biridir. Azalan sayılarından ötürü bu türü korumanın yolları aranmakta ve gözlem altındaki üreme kolonileri sayesinde gelecek nesillerinin çoğalacağı ümit edilmektedir.
SİYAH KUĞU (Cygnus atratus)
NUMBAT (Myrmecobius fasciatus)
Avustralya’nın güneybatı kesimindeki okaliptüs ağaçlık arazisinde yaşar. Ağırlığı 500-700 gr. arası değişen bu türün uzunluğu 18-28 cm, kuyruk uzunluğu ise 15-17 cm’dir. Diğer keselilerden farklı olarak gündüz beslenir. Ölü ağaç gövdeleri ve düşen ağaç dallarındaki karınca ve böceklerle beslenir. Sırtındaki beyaz çizgilerden dolayı “çizgili karıncayiyen” diye de bilinmektedir. Avustralya’nın en tehlikeli hayvanlarından biridir. Azalan sayılarından ötürü bu türü korumanın yolları aranmakta ve gözlem altındaki üreme kolonileri sayesinde gelecek nesillerinin çoğalacağı ümit edilmektedir.
SİYAH KUĞU (Cygnus atratus)
Afrika Kıtasında Yaşayan Havyan Türleri
G.AFRİKA ANTİLOPU (Leche kobus)
Güney Afrika’nın taşkın ovalarında yaşayan bu antilop türü uzun ve dar bacakları sayesinde çok rahat yolculuk eder.Uzunluğu 130-180 cm, boyu 85-130 cm. arası değişen bu canlıların üç farklı alttürünün sayıları bilinçsiz avlanma yada insan yerleşimi yüzünden giderek azalmaktadır.Yapılan araştırmalar yeryüzünde bu üç türün toplam sayısının yaklaşık 130.000 olduğunu göstermiştir.
Hayvanların Çeşitliliği Iklim Ve Bitki Örtüsüne Göre Değişir Mi
Evet değişir. Kurak bölgelerde hayvan türlerinin çeşitliliği azıdır. Çünkü hayvanların yada tüm canlıların yaşaması büyümesi kısacası hayatta kalabilmesi için yiyeceğe ihtiyaç duyarlar. İklimin kurak olduğu yerlerde özellikle otobur canlıların yaşaması mümkün değil ve bu otobur canlıları yiyerek beslenen etobur canlılarında yaşabilmesi mümkün değil. Tabi istisnalar hariç kimi çöl yada kurak yerlerde kimi canlılar özellikle sürüngen ve kara omurgasızları yaşabilmekte ama çok az sayıda.
Bundan dolayıdırki iklimin uygun olduğu yerlerde canlıları yaşabilmesi için gerek bitki örtüsü ve su bulunabilmekte buda birçok canlı türünün bir arada yaşamlarını sürdürebilmesini olanaklı kılar.
Bundan dolayıdırki iklimin uygun olduğu yerlerde canlıları yaşabilmesi için gerek bitki örtüsü ve su bulunabilmekte buda birçok canlı türünün bir arada yaşamlarını sürdürebilmesini olanaklı kılar.
KÖSTEBEK, İNSANLARA NASIL YARDIM EDER?
Köstebeklerin meralarda ve çimenlik yerlerde meydana getirdikleri toprak tümsekleri her ne kadar köylülerle bahçıvanların canını sıkarsa da, bu hayvanların, toprağın ekilmeye elverişli halde kalmasında büyük rolleri vardır.
Su fazlalığının toprağı işe yaramaz hale getireceği alçak ovalarda, köstebek tünelleri fazla suyu akıtır. Kurak meralarda ise ayın tüneller yağmur suyunu yeraltına çekerek, bu suların kavrulmuş toprak yüzeyi üzerinde akıp gidecek yerde, lâzım gelen yerlere dağılmasını sağlarlar.
Köstebekler ayrıca alttaki toprağı yüzeye sürerek ve oradaki dökülmüş yapraklarla çürümüş yaprakları ona karıştırarak, araziyi tarıma elverişli hale getirirler. İyi mahsul veren özlü ve kuvvetli topraklar bu şekilde meydana gelir.
Su fazlalığının toprağı işe yaramaz hale getireceği alçak ovalarda, köstebek tünelleri fazla suyu akıtır. Kurak meralarda ise ayın tüneller yağmur suyunu yeraltına çekerek, bu suların kavrulmuş toprak yüzeyi üzerinde akıp gidecek yerde, lâzım gelen yerlere dağılmasını sağlarlar.
Köstebekler ayrıca alttaki toprağı yüzeye sürerek ve oradaki dökülmüş yapraklarla çürümüş yaprakları ona karıştırarak, araziyi tarıma elverişli hale getirirler. İyi mahsul veren özlü ve kuvvetli topraklar bu şekilde meydana gelir.
Zooloji
Zooloji zoo (hayvanlar topluluğu) ve logos (bilim) sözcüklerinin birleştirilmesiyle türetilmiş bir terim olup biyolojinin hayvanları çeşitli yönleriyle inceleyen bir bilim dalıdır. Eski çağlarda yaşamış ve bugün soyu tükenmiş birçok tür ve günümüzde yaşayan bütün hayvanlar, zoolojinin inceleme alanına girmektedir. İnsanların merak ve araştırma eğilimiyle ortaya çıkan zoolojinin insanlık tarihi kadar eski olma olasılığı vardır. İlk olarak Mısır, İran ve Yunan kültürlerinde hayvanları incelemelere ait fikirler, yazılı belgeler görülmektedir. Geçmişte hayvanların basit tanımı ve işlevi, embriyonik gelişimi, beslenmeleri, sağlığı, davranışları, kalıtım ve evrimleriyle; çevreleri ve diğer canlılarla olan etkileşim ve iletişimlerini, incelemeye başlamış olup, daha sonraları altdallara ayrılacak kadar gelişmiştir. Günümüzde her bilimadamı bu bilimin altdallarından biriyle ilgilenmekte, ve ilgilendiği dala göre adlandırılmaktadır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)